İpek ve Işıklı Düşleri

Gelecekte geçen, duvarları düşüncelerle renklendiren küçük İpek'in rüyalarının gerçeğe dönüşen masalıdır.

İpek ve Işıklı Düşleri

Masalı Dinle

Bir varmış bir yokmuş, çok uzak bir gelecekte, Bulutev adı verilen gökyüzünde süzülen evlerin olduğu, yıldızlarla dans eden ışıkların aydınlattığı bir şehirde İpek adında küçük bir kız yaşarmış. İpek'in saçları gökkuşağının tüm renklerini taşır, gözleri yıldızlar gibi parlarmış.

İpek'in yaşadığı Bulutev'in en güzel özelliği, duvarlarının özel olmasıymış. Bu duvarlar sıradan duvarlar değil, "Parlayan Düşler" adı verilen özel panellerden yapılmış duvarlarmış. İpek düşündüğü zaman, duvarlar onun düşüncelerini renkli ışıklarla çizermiş. "Fışş fışş" diye sesler çıkararak İpek'in hayallerini duvara yansıtırlarmış.

Bir sabah İpek uyandığında, yeni bir hayal düşünmüş: "Keşke gökyüzünde gezebileceğim bir parkım olsa!" demiş kendi kendine. O anda duvarlar "Tınn tınn" diye ışıldamış ve parlak mavi bir gökyüzü, pamuk şekerden yapılmış bulutlar ve rengârenk kaydıraklar çizmeye başlamış. İpek'in annesi odaya girmiş, "Günaydın hayal kuşum!" demiş. "Ne güzel bir park hayal etmişsin. Biliyor musun, bugün seni Bulut Parkı'na götüreceğim. Orada gerçekten bulutların üzerinde oynayabilirsin!" İpek heyecanla zıplamış. "Yaşasın! Bulut Parkı'na gidiyoruz!"

Annesi, İpek'in saçlarını taramış ve kahvaltısını yapmışlar. Sonra Bulutev'den çıkıp, "Şıpp Şapp" isimli uçan baloncuklar içinde gökyüzünde yolculuk etmişler. İpek, baloncuğun içinden aşağıdaki küçük evleri, ağaçları ve nehirleri izlemiş. "Vaaay, her şey ne kadar minik görünüyor!" diye şaşkınlıkla ellerini çırpmış.

Bulut Parkı'na vardıklarında, İpek gözlerine inanamamış. Gerçekten de pamuk şeker gibi yumuşacık bulutlar üzerinde çocuklar oynuyormuş. Bazı bulutlar "Hop zıp hop" diye zıplama bulutlarıymış. Bazıları ise "Vuuuş" diye kayma bulutlarıymış. İpek hemen zıplama bulutuna koşmuş. Bulutların üzerinde zıplarken, yanında Can adında bir çocukla tanışmış. Can'ın saçları güneş gibi sarı, kulakları minik ve sivri, parmakları hafifçe parlıyormuş. İpek merak etmiş: "Senin parmakların neden parlıyor?" diye sormuş. Can gülümsemiş: "Çünkü ben yarı robotum! Annem insan, babam robot. O yüzden bazı özelliklerim farklı."

İpek şaşırmış ama hemen arkadaş olmuşlar. Birlikte bulutlarda zıplamışlar, gökkuşağı kaydıraklarından kaymışlar ve bulut şekerlerinden yemişler. Can elini uzattığında, parmak uçlarından çıkan ışıklarla havaya resimler çizebiliyormuş. "Çiz çiz çizz" diye sesler çıkararak gökyüzüne parlak bir kelebek çizmiş.

İpek bunu görünce çok heyecanlanmış. "Ben de çizmek istiyorum ama benim parmaklarım parlak değil" demiş üzülerek. Can düşünmüş ve "Bulut şekerlerini dene!" demiş. İpek bir bulut şekeri yemiş ve şaşırmış - parmak uçları hafifçe parlamaya başlamış! "Vayy!" diye sevinçle zıplamış ve "Pırr pırr" diye sesler çıkararak gökyüzüne bir çiçek çizmiş.

Birlikte çizdikleri şekiller havada dans etmeye başlamış. Kelebek ve çiçek elele tutuşup dans ederken, diğer çocuklar da etraflarına toplanıp onları izlemiş. Herkes sırayla bulut şekeri yiyip gökyüzünü renklendirmiş. Kuşlar, ağaçlar, evler ve daha neler neler çizmişler.

Akşam olup da eve dönme vakti geldiğinde, İpek Can'a veda etmiş. "Yarın yine gelecek misin?" diye sormuş. Can "Evet, her gün buradayım!" diye cevaplamış. İpek eve dönerken, gördüklerini ve yaşadıklarını düşünmüş. Bulutev'e vardıklarında, odasına koşmuş ve tüm gün yaşadığı maceraları düşünmeye başlamış. Duvarlar hemen "Tınn tınn" diye ışıldamış ve İpek'in düşünceleri duvarlarda belirmeye başlamış. Annesi kapıdan bakıp gülümsemiş: "İşte benim hayalperest kızım. Düşlerin hep renkli olsun."

Gökyüzünden üç bulut şekeri düşmüş; biri hayal kurmayı sevenlere, biri farklı dostluklar kuranlara, biri de bu masalı dinleyip kendi düşlerini renklendirenlere. Unutma ki, en tatlı şekerler bile bir gün biter, ama hayal gücü sonsuza kadar seninle kalır!

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow