Keloğlan'ın Aile Sevgisi
Keloğlan'ın zengin bir ağanın kızı Ayşe ile yaşadığı, iç güzelliğin önemini ve aile sevgisini anlatan değerli bir masaldır.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bir Keloğlan varmış. Minicik bir evde, biricik annesiyle yaşar, her sabah güneşle uyanıp pazarın yolunu tutarmış.
Günlerden bir gün, köyün en zengin ağası Hacı Ağa, pazardan geçerken Keloğlan'ın tatlı dilli, güler yüzlü halini görmüş. Öyle etkilenmiş ki, düşünmüş taşınmış, "Bu delikanlı tam da benim Ayşe'me layık!" demiş.
Ayşe, babasının sözünü duyunca önce incecik kaşlarını çatmış: "Aman babacığım, ben nasıl bir pazarcıyla bir ömür geçiririm?" diye düşünmüş. Ama babası, "A kızım," demiş, "Altın yürek, altın keseden daha değerlidir!"
Keloğlan bu haberi duyunca hem sevinmiş hem telaşlanmış. "Ben annemi yalnız bırakamam!" deyince, Hacı Ağa gülümsemiş: "Oğul, annen de bizimle yaşar, hepimiz bir aile oluruz!"
Günler geçtikçe Ayşe, Keloğlan'ın nur yüzlü kalbini keşfetmiş. Bir gün onu yaralı bir kediyi bağrına basarken, başka bir gün yaşlı ninelerin yükünü taşırken görmüş. Her seferinde içindeki sevda biraz daha büyümüş.
Düğün hazırlıkları başlamış. Keloğlan'ın annesi öyle bir sevgiyle kucaklamış ki Ayşe'yi, kız "İşte gerçek ailemin sıcaklığı!" diye düşünmüş.
Davullar çalmış, zurnalar ötmüş, yedi gün yedi gece düğün yapmışlar. Keloğlan çalışkanlığıyla kısa zamanda kendi dükkanını açmış. Derken nur topu gibi bir bebekleri olmuş.
Her akşam sofraya dizilir, tatlı tatlı sohbet eder, birlikte güler, birlikte ağlarlarmış. Ayşe sık sık, "Ne mutlu bana ki babamın sözünü dinlemişim, ne mutlu ki Keloğlan gibi altın yürekli bir eş bulmuşum!" dermiş.
Gökten üç elma düşmüş: Biri kalp gözüyle bakanlara, biri sevgiyi paylaşanlara, biri de bu masalı can kulağıyla dinleyenlere...
Tepkiniz Nedir?






