Yaramaz Kedi Simba
Mahalle kedilerinin lideri sevimli kızıl kedi Simba'nın eğlenceli masalıdır.

Bir varmış bir yokmuş, kocaman bir şehrin renkli sokaklarında, turuncu tüyleri güneşte parlayan Simba adında kurnaz bir kedi yaşarmış. Simba, mahallenin en meşhur, en cesur ve tabii ki en yaramaz kedisiymiş. Koca patileri ve daha da kocaman kalbiyle tüm sokak kedilerinin lideriymiş. Her sabah "Miyaaavvv!" diye öyle bir gerinermiş ki, bütün mahalle onun uyanışını duyarmış.
Simba'nın en büyük zevki, köşedeki balıkçı Rıza Amca'nın dükkânından lezzetli balıkları aşırmak ve sonra tüm sokak arkadaşlarıyla paylaşmakmış. Siyah beyaz kedi Pati, şişman tekir Tombik ve minik gri Mırmır her zaman onun en sadık yardımcılarıymış. Birlikte "Kediler Çetesi" adında bir grup kurmuşlar ve mahalledeki tüm hayvanların saygısını kazanmışlar.
Bir gün Simba, balıkçının dükkanının önünden geçerken camekânda kocaman, pulları gümüş gibi parlayan bir balık görmüş. "Vay canına! Bu balık tam bir kraliyet ziyafeti olur!" diye düşünmüş. Hemen arkadaşlarını toplayıp büyük bir plan yapmaya başlamış. Gözleri "Fırt fırt fırt" diye sağa sola bakıyor, kuyruğu heyecandan zıp zıp zıplıyormuş.
Simba gururla göğsünü kabartarak "Ben balıkçının dikkatini dağıtacağım, Tombik gözcülük yapacak, Pati ve Mırmır da balığı kapıp kaçacak" demiş. Kediler plan için patilerini birleştirip "Hadi bakalım, operasyon balık başlasııın!" diye neşeyle bağırmışlar. Rıza Amca'nın hiç şansı yokmuş!
Ertesi sabah, operasyon balık tam gaz başlamış. Simba dükkâna girip rafların üstünde "Tap tap tap" diye koşturarak Rıza Amca'nın dikkatini dağıtmış. "Hey yaramaz kedi, dur oradan!" diye bağırmış Rıza Amca. Tam o sırada Pati ve Mırmır içeri süzülüp gümüş balığı kapmaya çalışırken, Tombik kapıda nöbet tutuyormuş.
Fakat tam balığı almak üzereyken, dükkâna kocaman bir köpek girmiş. "Hav hav haaaaav!" diye öyle bir havlamış ki, tüm kedilerin tüyleri diken diken olmuş. Plan altüst olmuş! Simba ve arkadaşları köpekten kaçmak için oradan oraya zıplamaya başlamışlar. Rıza Amca ise elinde süpürgeyle "Dışarı çıkın bakalım!" diye bağırıyormuş.
Simba hızla bir karar vermiş. Köpeğin dikkatini dağıtmak için "Miyaaaauuuv!" diye öyle bir seslenmiş ki, köpek şaşkınlıkla duraklamış. Bu arada arkadaşlarına kaçmaları için işaret vermiş. Kendi de bir hamleyle köpeğin üstünden atlayıp dükkândan fırlayıvermiş. Ne yazık ki gümüş balık dükkânda kalmış.
Kediler soluk soluğa mahallenin arkasındaki çöp konteynırlarının yanına varmışlar. "Çok üzgünüm arkadaşlar, bugün başaramadık" demiş Simba üzüntüyle. Tam o sırada Rıza Amca elinde küçük bir balık sepetiyle onlara doğru geliyormuş. Kediler korkuyla saklanmaya çalışmışlar.
Fakat Rıza Amca gülümseyerek "Hey minik dostlar, bu kadar uğraşıp durmanıza gerek yok. Sizin için her gün balık artıklarını ayırıyorum zaten" demiş ve sepeti yere bırakmış. Kediler şaşkınlıkla birbirlerine bakmışlar. Simba utanarak öne çıkmış ve teşekkür etmek için Rıza Amca'nın bacağına sürtünmüş. O günden sonra Kediler Çetesi, balıkçı dükkânına saldırmak yerine, Rıza Amca'nın dükkânını farelerden korumaya başlamışlar.
Masalımız da burada bitmiş. Gökyüzünden üç balık düşmüş; biri yaramaz kedilere, biri onları seven çocuklara, biri de bu masalı dinleyip kendi hayvanlı maceralarını hayal edenlere düşmüş. Kim bilir, belki şimdi senin sokağında da bir Simba dolaşıyordur!
Tepkiniz Nedir?






