Karayip Korsanlarının Gerçek Hazinesi
Efsanevi bir hazineyi aramak için yola çıkan üç korsanın masalıdır.

Bir varmış bir yokmuş, masmavi Karayip Denizi'nin dalgaları arasında "Asi Martı" adında küçük bir korsan gemisi yüzermiş. Bu geminin kaptanı Jack, dünya haritalarının bile göstermediği bir adada saklı olan efsanevi Gökkuşağı Hazinesi'ni bulmayı kafasına koymuş genç bir korsanmış.
Jack gemisine iki tayfa almış: Biri, denizcilik konusunda çok bilgili ama huysuz ve güvensiz Morgan, diğeri ise güçlü kuvvetli ama çekingen ve kendine güveni olmayan Dev Riley. Üçü de birbirinden farklı karakterlere sahip olsalar da, hepsinin ortak bir hayali varmış: Gökkuşağı Hazinesi'ni bulmak ve zengin olmak!
"Haritaya göre üç gün sonra Gizli Sis Adası'na varacağız," demiş Jack, dümeni sıkıca tutarken. Morgan kaşlarını çatarak, "Bu hazine gerçek bile olmayabilir. Bence vaktimizi boşa harcıyoruz," diye homurdanmış. Dev Riley ise sessizce geminin güvertesini süpürmeye devam etmiş, bir şey söylemeye cesareti yokmuş.
İlk zorlukları, korkunç bir fırtına olmuş. Dalgalar geminin güvertesini dövüyor, şimşekler gökyüzünü aydınlatıyormuş. "Yelkenleri indirin!" diye bağırmış Jack. Morgan hızla harekete geçmiş ama tek başına yetişemiyormuş. Dev Riley korkudan titreyerek bir köşeye sinmiş.
"Riley, yardım et! Yoksa batacağız!" diye bağırmış Jack. Riley korku içinde fakat arkadaşlarını yalnız bırakmamak için ayağa kalkmış ve dev elleriyle yelkenleri kavramış. Üçü birlikte çalışarak fırtınayı atlatmayı başarmışlar.
Fırtına dindikten sonra Jack, "İyi iş çıkardık ekip! Riley, sen sandığımdan cesurmuşsun," demiş gülümseyerek. Riley ilk kez gülümsemiş, belki de hayatında ilk defa birisi ona cesur demişti.
Ertesi gün, gemiyi korsanların en korkulan düşmanı Kaptan Kızıl Sakal'ın filosu çevirmiş. "Eyvah, yakalandık!" diye paniklememiş Morgan. Ama Jack sakin kalmış. "Morgan, senin denizcilikteki bilgin bizi kurtarabilir. Sığ sulara yönelelim, onların büyük gemileri bizi takip edemez."
Morgan'ın yönlendirmesiyle küçük gemi, kocaman düşman gemilerinin giremeyeceği sığ kayalıklar arasından geçip kurtulmuş. Jack, Morgan'ın omzuna vurarak, "Senin bilgin olmasaydı kurtulamazdık. Sana güvendiğim için mutluyum," demiş. Morgan ilk kez gururla gülümsemiş.
Üçüncü gün, sonunda Gizli Sis Adası'na varmışlar. Ada, ismiyle uyumlu olarak kalın bir sis tabakasıyla kaplıymış. Karaya çıktıklarında, haritada işaretli yere doğru ilerlemeye başlamışlar. Karşılarına derin bir uçurum çıkmış. Diğer tarafa geçmenin tek yolu, sallanan eski bir köprüymüş.
"Ben geçemem, çok korkuyorum," demiş Riley titreyerek. Jack, "Korkabilirsin Riley, ama sen güçlüsün ve sana inanıyorum," diye cesaret vermiş. Morgan da, "Evet, sen olmadan bu maceraya devam edemeyiz," demiş, kendini şaşırtarak.
Riley derin bir nefes alıp adım atmış. Köprüden geçmeyi başardıklarında, haritada belirtilen hazine sandığını bulmuşlar! Heyecanla sandığı açtıklarında ise...içi boşmuş! Sadece küçük bir not varmış: "Gerçek hazine, zorluklara birlikte göğüs gerip birbirine güvenen dostlardadır."
Morgan öfkeyle, "Bütün bu yolu boşuna mı geldik?" diye bağırmış. Ama Jack düşünceli görünüyormuş. "Belki de boşuna değil. Düşünsenize, bu yolculuğa başladığımızda birbirimize güvenmiyorduk. Şimdi ise..."
Riley sözünü tamamlamış, "Şimdi bir ekibiz! Ben artık kendime güveniyorum çünkü siz bana inandınız." Morgan da isteksizce kabul etmiş, "Ve ben de başkalarına güvenmeyi öğrendim. Belki... belki de not haklı."
Tam o sırada, yerdeki kumlar parlamaya başlamış. Üç arkadaşın ayakları altından, gökkuşağının tüm renklerinde parlayan değerli taşlar çıkmaya başlamış! Jack gülümsemiş, "İşte Gökkuşağı Hazinesi! Ama sadece gerçek dostluğu anladığımızda ortaya çıktı."
Asi Martı gemisi, ambarı değerli taşlarla dolu olarak denize açılmış. Ama üç genç korsan artık biliyormuş ki, gerçek zenginlikleri ne altınmış ne de değerli taşlar. Gerçek hazineleri, bu macera boyunca kurdukları sarsılmaz dostlukmuş.
"Bir sonraki rotamız neresi, kaptan?" diye sormuş Morgan, artık gülümseyen bir yüzle. Jack haritayı açıp, "Nereye gidersek gidelim, birlikte olduğumuz sürece her zorluğun üstesinden gelebiliriz," demiş.
Masalımız da burada sona ermiş. Gökyüzünden üç deniz kabuğu düşmüş; biri cesaretini keşfedenlere, biri başkalarına güvenmeyi öğrenenlere, biri de en büyük hazinenin dostluk olduğunu bilenlere...
Tepkiniz Nedir?






