Bir varmış bir yokmuş, günümüz dünyasında, Keloğlan İspanya'ya tatile gitmeye karar vermiş. Annesi ona "Oğlum, dikkatli ol, başını derde sokma!" demiş ama Keloğlan'ın macera ruhu onu Barcelona sokaklarına sürüklemiş.
Şehrin en ünlü boğa güreşi arenasının önünden geçerken, meşhur matador Antonio'yu görmüş. Antonio, parlak kırmızı ceketiyle poz verirken hayranlarına imza dağıtıyormuş. Yanında kızı Maria da varmış ve babasının boğalarla dövüşmesinden hiç hoşlanmıyormuş.
Keloğlan, Maria ile tanışmış ve ona Türkiye'den bahsetmiş. Maria "Keşke babam boğalarla dövüşmek yerine onları sevmeyi öğrense" demiş. Tam o sırada, arenadan kaçan genç bir boğa sokağa fırlamış. Herkes kaçışmaya başlamış.
Keloğlan, kel kafasını kaşıyarak düşünmüş ve cebinden çıkardığı kırmızı mendili sallamak yerine, boğaya bir elma uzatmış. Boğa şaşkınlıkla durmuş ve elmayı koklayarak Keloğlan'a yaklaşmış. Antonio ve seyirciler hayretle izlerken, boğa elmayı afiyetle yemiş.
Maria sevinçle "Baba, gördün mü? Boğalar da bizim gibi canlı, onlarla dost olabiliriz!" demiş. Antonio önce şaşırmış, sonra düşünceye dalmış. Keloğlan "Sayın Matador, bu güzel hayvanlarla dans etmek, onlarla dövüşmekten daha eğlenceli olmaz mı?" diye sormuş.
Antonio'nun aklına harika bir fikir gelmiş. Boğa güreşi arenasını hayvan dostu bir gösteri merkezine çevirmeye karar vermiş. Keloğlan ve Maria'nın yardımıyla, boğalarla dans eden, akrobasi yapan bir gösteri hazırlamışlar. Eğlenceli müzikler eşliğinde, boğalar ve insanlar dostça dans ediyormuş.
Bu yeni gösteri tüm İspanya'da ünlenmiş. Turistler artık boğa güreşi yerine, "Dostluk Dansı" gösterisini izlemeye geliyormuş. Antonio, eski matador kıyafetini müzeye bağışlamış ve hayvanları seven bir gösteri sanatçısı olmuş.
Maria babasıyla gurur duyuyormuş. Keloğlan'a teşekkür etmek için onu en güzel İspanyol restoranına götürmüşler. Antonio "Sen bize sadece bir ders vermekle kalmadın, yeni bir hayat verdin" demiş. Keloğlan da İspanyolca öğrenmeye başlamış.
Gökten üç İspanyol zeytini düşmüş: Biri hayvanları sevenlere, biri dostluk kuranlara, biri de değişime açık olanlara. Bu masal da burada bitmiş, Barcelona'nın sokaklarında bir flamenko melodisi dans etmiş.