Büyük Kaçış Macerası

Bir zamanlar, uzak diyarlarda üç güzel krallık varmış. Birinci krallık Brezilya'nın yeşil ormanlarında yer alırmış. Burada Niko adında sevimli bir kapibara yaşarmış. Niko'nun kahverengi tüyleri güneş gibi parlarmış ve her sabah nehirde yüzmeyi çok severmiş. Ailesiyle birlikte huzur içinde yaşar, küçük balıklarla oynarmış.

Bir gün kötü avcılar büyük kamyonlarla gelmiş. "Vınn vınn!" diye motor sesleri ormanı doldurmuş. Avcılar Niko'yu görünce çok sevinmişler çünkü onu uzak ülkelerde satmak istemişlermiş. "Hop!" diye Niko'yu yakalamışlar ve sağlam bir kafese koymuşlar. Zavallı Niko çok korkmuş ama cesur kalbini kaybetmemiş ve "Bir gün buradan kaçacağım" diye düşünmüş.

İkinci krallık büyük ormanın derinliklerinde yer alırmış. Burada Pamuk adında oyuncu bir maymun yaşarmış. Pamuk ağaçlarda "Ooh ooh aah aah!" diye şarkılar söylermiş ve daldan dala atlayarak arkadaşlarıyla oyunlar oynarmış. Portakal toplamayı ve ailesine götürmeyi çok severmiş. Her gün mutlu bir şekilde ormanda koşar, kuşlarla sohbet edermiş.

Aynı kötü avcılar helikopterle oraya da gelmiş. "Tak tak tak!" diye helikopter sesi ağaçları sallamış. Pamuk ve arkadaşları portakal fırlatarak kendilerini savunmaya çalışmışlar. "Şaak şuuk!" diye portakallar avcıların yüzüne çarpmış ama yeterli olmamış. Avcılar büyük ağlar atmış ve "Şaak!" sesiyle Pamuk da kafese kapanmış. Pamuk ağlarken "Anne baba!" diye bağırmış ama kimse duyamamış.

Üçüncü krallık buzlu Antarktika'da yer alırmış. Burada Luke adında minik bir penguen yaşarmış. Luke buzlarda "Kıık kıık!" diye mutlu sesler çıkarırmış ve kardeşleriyle birlikte balık avlamayı öğrenirmiş. Kaygan buzlarda kaymayı çok severmiş ve her gün yeni oyunlar icat edermiş. Ailesi onu çok severmiş ve ona "Minik kahraman" derlermiş.

Kötü avcılar büyük gemilerle buzlara da gelmiş. "Güm güm!" diye buzlar kırılmış ve Luke çok korkmuş. Avcılar onu da yakalamış ve soğuk bir kafese koymuşlar. Luke "Kıık kıık!" diye ağlamış ama kimse onu kurtaramamış. Bütün hayvanları büyük uçağa yüklemişler ve uzak ülkelere götürmeye başlamışlar.

Uçakta Niko, Pamuk ve Luke tanışmışlar. Kafesler yan yanaymış ve konuşabiliyorlarmış. "Merhaba ben Niko" demiş kapibara üzgün bir sesle. "Ben Pamuk" demiş maymun gözyaşlarını silerken. "Ben de Luke" demiş penguen titreyen sesiyle. Üçü hemen arkadaş olmuşlar ve birbirlerini teselli etmeye başlamışlar. "Merak etmeyin, birlikte güçlüyüz" demiş Niko cesaretle.

Pamuk çok zekiymiş ve bir plan düşünmüş. "Kafeslerin kilidini açabilirim" demiş ve küçük parmaklarını göstermiş. Niko güçlü olduğu için kapıları itmeyi teklif etmiş. Luke da küçük olduğu için dar yerlerden geçebileceğini söylemiş. "Önce benim kafesimi açın, sonra herkesi kurtaralım" demiş Pamuk. Plan çok güzelmiş ve üçü de çok heyecanlanmış.

Gece yarısı avcılar uyuyunca plan başlamış. Pamuk "Şıp şıp!" diye kilitleri birer birer açmış. Niko "Güm!" diye kapıları sessizce itmiş. Luke yol göstermiş ve "Şşş!" diye herkesi susturmuş. Bütün hayvanlar birlikte hareket etmişler ve özgürlüklerine kavuşmak için çalışmışlar. Uçakta paraşütler varmış ve onları kullanarak kaçmaya karar vermişler.

Avcılar sabah uyandığında hayvanlar çoktan kaçmışlar. "Yaşasın!" diye bağırmışlar hep birlikte gökyüzünde uçarken. Paraşütlerle yavaş yavaş aşağı inmişler. Niko evine, Pamuk ormanına, Luke da buzlara dönmüş. Ama artık üçü de en iyi arkadaş olmuşlar ve her zaman birbirlerini ziyaret etmeye söz vermişler.

Ondan sonra her zaman birbirlerine yardım etmişler. Niko, Pamuk ve Luke dostluğun her şeyi yenebileceğini öğrenmişler. Kötü insanlara karşı birlikte durmuşlar ve diğer hayvanlara da yardım etmişler. Ailelerine kavuştukları gün büyük bir şenlik yapmışlar ve "Dostluk en büyük güçtür!" diye haykırmışlar. Hep mutlu yaşamışlar ve hiç kimse onlara bir daha zarar verememiş.

Gökten üç portakal düşmüş; biri bu masalın cesur kahramanları Niko, Pamuk ve Luke'a, biri bu masalı okuyan sevgili çocuklara, biri de hayvanları koruyan ve dostluğa değer veren herkese.