Nasreddin Hoca ve Çizmeli Kedi
Akşehir pazarında konuşan ve çizmeleriyle dans eden bir kedi ortaya çıkar.
Bir varmış bir yokmuş, Akşehir'in renkli kumaşların, mis kokulu meyvelerin satıldığı o meşhur pazar yerinde, güneşli ve neşeli bir günmüş. Bizim tonton yanaklı, beyaz sakallı, kocaman kavuklu Nasreddin Hoca, eşeği Karakaçan'ı bir ağaca bağlamış, eve turşu almak için pazarı geziyormuş.
Tam domates tezgahının önündeyken, meydandan büyük bir alkış sesi ve "Oley!" nidaları yükselmiş. Hoca merakla, "Hayrola, bedava baklava mı dağıtıyorlar?" diyerek kalabalığa doğru yürümüş. Kalabalığı yarım, en öne geçtiğinde gözlerine inanamamış!
Ortada; tüyleri portakal rengi, başında tüylü şık bir şapka, belinde kemeri ve ayağında pırıl pırıl parlayan siyah deri çizmeleri olan bir kedi duruyormuş! Bu, masallardan çıkıp gelen meşhur Çizmeli Kedi imiş. Çizmeli Kedi, bıyıklarını burarak konuşmuş:
"Miyav! Duyduk duymadık demeyin! Ben diyarların en hızlı, en yetenekli kedisiyim. Bu pazarda benimle dans edebilecek cesur bir kedi var mı?"
Hoca şaşkınlıkla sakalını sıvazlamış: "Allah Allah! Kedinin çizmeli olanını gördüm de, çığırtkanlık yapanını ilk kez görüyorum," demiş.
Çizmeli Kedi, çizmelerinin topuklarını yere vurarak "Tak tak tak!" diye ritim tutmuş ve harika bir İspanyol dansı yapmaya başlamış. Etrafında dönüyor, şapkasını havaya atıp tutuyormuş. Herkes hayranlıkla izliyormuş.
O sırada, kasabanın en sessiz ama en kıvrak kedisi, bembeyaz tüylü Pamuk, kalabalığın arasından süzülüp meydana çıkmış. Pamuk'un çizmesi yokmuş ama patileri yumuşacıkmış. Pamuk, Çizmeli Kedi'nin karşısına geçip "Miyav!" diyerek meydan okumuş.
Ve büyük dans yarışması başlamış!
Çizmeli Kedi, çizmeleriyle "Rap rap rap!" diye sert ve havalı sesler çıkararak zıplıyor, kılıcını (oyuncak kılıç) savurur gibi figürler yapıyormuş.
Bizim Pamuk ise sessizce "Pıtır pıtır" hareket ediyor, havada taklalar atıyor, kuyruğunu bir kurdele gibi sallıyormuş. Biri gürültülü ve havalı, diğeri sessiz ve zarifmiş.
Halk ikiye bölünmüş. Kimi "Çizmeli Kedi harika!" diyor, kimi "Bizim Pamuk daha güzel dönüyor!" diyormuş. Tartışma büyüyünce, Çizmeli Kedi durmuş ve Nasreddin Hoca'yı işaret etmiş:
"Hey, bilge adam! Şu koca kavuklu efendi! Sen söyle, hangimiz daha iyi dans ediyoruz?"
Herkes Hoca'ya dönmüş. Hoca gülümseyerek ortaya gelmiş. Önce Çizmeli Kedi'nin parlayan çizmelerine, sonra Pamuk'un yumuşak patilerine bakmış.
"Valla," demiş Hoca, "Senin çizmelerin 'Tak tak' diye konuşuyor, kulaklarımızın pasını siliyor. Ama bizim Pamuk'un patileri 'Fıs fıs' diye uçuyor, gözlerimizin pasını siliyor."
Çizmeli Kedi şaşırmış: "Yani kazanan kim?"
Hoca, kavuğunu düzeltip o meşhur cevabını vermiş:
"Kazanan müziktir evlat! Sen çizmelerinle ritim tuttun, Pamuk da o ritme uydu. Biriniz davul oldunuz, biriniz rüzgar. İkiniz ayrı ayrı güzel ama birlikte 'mükemmel' oldunuz. Şimdi kavgayı bırakın da şu balıkçı tezgahına gidin, ödülünüzü ben ısmarlıyorum!"
Hoca'nın bu tatlı ve akıllıca cevabı herkesi güldürmüş. Çizmeli Kedi, şapkasını çıkarıp Hoca'yı selamlamış: "Miyav! Doğru söylersin bilge adam." Sonra Pamuk'un patisini sıkmış. İki kedi ve Hoca, balıkçıya doğru neşeyle yürümüşler.
O günden sonra Akşehir pazarında ne zaman müzik çalsa, kediler dans etmeye başlamış.
Gökten üç elma düşmüş: Biri adaletiyle nam salan Nasreddin Hoca'ya. Biri dans etmeyi seven tüm neşeli kedilere. Biri de farklılıkların güzelliğini anlayan akıllı çocuklara.
Paylaş
Tepkiniz Nedir?
Beğendim
18
Beğenmedim
5
Sevdim
10
Güldüm
4
Kızdım
0
Üzüldüm
1
Şaşırdım
0
