İstanbul'da Sonbahar Masalı
İstanbul'da yaşayan küçük Ela'nın sonbahar masalıdır.

Bir zamanlar İstanbul'da Ela adında minik bir kız yaşarmış. Ela her sabah penceresinden Boğaz'ı ve uzaktaki Kız Kulesi'ni seyredermiş. Sonbahar geldiğinde ağaçlar sarı, kırmızı ve turuncu renkler almaya başlamış. Ela çok merak etmiş bu güzel renkleri ve annesine "Anne, ağaçlar niye farklı renkler oldu?" diye sormuş.
Bir gün Ela bahçeye çıktığında rüzgar esmeye başlamış. "Hışşşşş" diye ses çıkararak yapraklar dans etmeye başlamış. Ela gülmüş ve "Vay canına, yapraklar dans ediyor!" demiş. O sırada yukarıdan sarı bir yaprak "hopppp" diye Ela'nın burnuna konmuş. Yaprak çok güzel kokuyormuş, tıpkı tarçın gibi.
"Merhaba küçük Ela" demiş yaprak tatlı bir sesle. "Ben Sonbahar Perisi'nin gönderdiği bir yaprağım. Seni İstanbul'un en güzel sonbahar gezisine çıkaracağım." Ela çok sevinmiş ve "Yaşasın!" diye bağırmış. Yaprak büyümüş ve Ela'yı sırtına almış. Ela biraz korkmuş ama sonra çok eğlenceli olduğunu anlamış.
Uçmaya başladıklarında İstanbul'un her yerinde sonbahar renkleri görmüşler. Emirgan Korusu'nun üzerinden geçerken sarı yapraklar "şırıl şırıl" ses çıkararak yere düşüyormuş. Gülhane Parkı'nda kırmızı yapraklar rüzgarla "fışır fışır" uçuyormuş. Ela çok mutlu olmuş ve alkışlamış. Aşağıda insanlar da onları görmüş ve el sallamışlar.
Kız Kulesi'nin yanına geldiklerinde kule onlara el sallamış. "Hoş geldin Ela! Ben de sonbaharı çok seviyorum" demiş kule dostça. "Etrafımdaki denizin rengi değişiyor, yapraklar bana dans ediyor. Martılar da bana sonbahar şarkıları söylüyorlar." O sırada martılar "çiiiiiv çiiiiiv" diye bağırmışlar. Ela onlara da el sallamış.
Aniden gökyüzü biraz kararmış ve hafif yağmur damlaları "tık tık tık" diye düşmeye başlamış. Ela biraz endişelenmiş ama yaprak ona gülümsemiş. "Endişelenme" demiş Kız Kulesi de. "Sonbahar yağmuru çok güzeldir. Ağaçları yıkar, toprağı sular, havanın tozunu temizler." Yağmur dindiğinde her yer tertemiz olmuş ve mis gibi kokmuş.
Sonra Boğaz'ın üzerinde uçmaya devam etmişler. Ela vapurları görmüş, onlar "pöööööt" diye ses çıkarıyormuş. Köprülerin altından geçen tekneler küçük dalgalar yaratıyormuş. Su sesi "çalap çulup" geliyormuş kulağa. Ela her şeyi merak ediyor ve sorular soruyormuş. Yaprak da her şeyi sabırla anlatıyormuş.
Bir ara Çamlıca Tepesi'ne çıkmışlar. Oradan bütün İstanbul görünüyormuş. "Vaaaay" demiş Ela hayretle. Şehrin her yanında sonbahar renkleri varmış. Bazı ağaçlar hala yeşil, bazıları sarı, bazıları da kıpkırmızı olmuş. Sanki şehir büyük bir renk paleti gibiymiş.
Yaprak Ela'yı evine geri götürürken bir parkın üzerinde uçmuşlar. Orada çocuklar yaprak topluyormuş ve "yuppiiii" diye sevinç çığlıkları atıyormuş. Ela da onlara "merhaba" diye bağırmış. Çocuklar yukarıya bakıp ona el sallamışlar. Ela çok mutlu olmuş, başka çocukların da sonbaharı sevdiğini görmüş.
Eve döndüklerinde Ela yaprağa teşekkür etmiş. "Sonbahar çok güzel bir mevsimmiş" demiş Ela. "Ağaçlar renkli elbiseler giyiyor, yağmur her şeyi temizliyor, şehir çok güzel görünüyor." O gece Ela pencereden Kız Kulesi'ne el sallamış ve "Teşekkürler güzel sonbahar!" demiş. Kız Kulesi ışıklarıyla ona göz kırpmış.
Ertesi sabah Ela uyandığında bahçede sarı, kırmızı, turuncu yapraklar bulmuş. Onları özenle toplamış ve annesiyle birlikte güzel bir kolaj yapmışlar. Sonbaharın hediyelerini çerçeveleyip duvarına asmışlar. Artık her gün bu güzel anıyı hatırlayacakmış. Ela bundan sonra her sonbaharı dört gözle beklemeye karar vermiş.
Gökten üç yaprak düşmüş:
Biri küçük Ela'nın eline sarı bir hatıra olmuş, çünkü doğayı sevmek güzeldir.
Biri masalı dinleyen çocukların gönlüne sonbahar sevgisi dolmuş.
Biri de İstanbul'un üzerine renkli bir örtü gibi yerleşmiş. Ve şehir masal gibi güzelleşmiş.
Tepkiniz Nedir?






