Bir varmış bir yokmuş, Sivas'ın şirin bir köyünde, "Türkücü Murat" diye bilinen bir çoban yaşarmış. Murat'ın üç tane çok sevdiği keçisi varmış: Biri beyaz Sürmeli, biri kahverengi Benli, biri de siyah Püsküllü. Bu keçiler, çobanlarının söylediği türküleri dinleye dinleye öyle alışmışlar ki, sonunda kendileri de meleye meleye türkülere eşlik etmeye başlamışlar.
Bir gün Murat, keçileriyle birlikte yaylada otlarken, her zamanki gibi "Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar" türküsünü söylemeye başlamış. Tam o sırada köyün muhtarı Ahmet Efendi oradan geçiyormuş. Bir de ne görsün? Keçiler çobanla birlikte türkü söylüyorlar! Muhtar şaşkınlıktan ağzı açık kalmış.
Muhtarın şaşkınlığını gören Murat gülümsemiş: "Ahmet amca, benim keçilerim türkücü keçiler! Her türküyü bilirler." demiş. Muhtar inanmamış: "Hadi canım sen de! Keçi dediğin meler, türkü söyler mi hiç?" demiş. Murat hemen "Sürmeli, Benli, Püsküllü! Haydi bakalım 'Sivas'ın Yollarına' türküsünü söyleyelim!" demiş.
Keçiler hep bir ağızdan öyle güzel melemişler ki, tam da türkünün ritmine uygun! Muhtar gülmekten yerlere yatmış. "Vallahi Murat, senin keçiler bizim köy korosundan daha iyi söylüyor!" demiş. Bu olayı duyan köylüler de yaylaya gelip keçileri dinlemeye başlamışlar.
Günlerden bir gün köye bir televizyon ekibi gelmiş. Köyün yaşlılarından türkü derlemesi yapacaklarmış. Köyün en yaşlısı Fadime nine, "Bizim köyde en güzel türküyü Murat'ın keçileri söyler!" deyince, televizyoncular önce inanmamışlar ama merak edip yaylaya çıkmışlar.
Murat ve keçileri kameraları görünce hiç heyecanlanmamışlar. Çoban kavalını çıkarıp üflemeye başlamış, keçiler de en güzel Sivas türkülerini söylemeye başlamışlar. Televizyoncular hayretler içinde bu görüntüleri kaydetmişler.
Aradan zaman geçmiş, Murat'ın türkücü keçileri televizyonda gösterilince bütün Türkiye onları tanımış. Her yerden ziyaretçiler gelmeye başlamış köye. Keçiler öyle meşhur olmuş ki, büyük şehirlerde konser bile vermişler.
Ama Murat ve keçileri şöhreti sevmemişler. "Bizim yerimiz burası, Sivas'ın yaylaları!" demişler ve köylerine geri dönmüşler. O günden sonra yaylalarda her akşam üstü Murat'ın kavalının sesi ve keçilerin türküleri yankılanır olmuş.
Derler ki, o günden sonra Sivas'ın bütün keçileri türkü söylemeye başlamış. Gökten üç türkü düşmüş; biri Murat'ın kavalına, biri keçilerin sesine, biri de bu masalı dinleyenlerin yüreğine. Kim bilir, belki de şimdi bile Sivas'ın yaylalarında bir yerlerde türkü söyleyen keçilerin sesi yankılanıyordur...