Bal Porsuğu ve Nazlı Ejderha

Bir varmış bir yokmuş, eski bir şatoda Bıdık adında sevimli bir bal porsuğu yaşarmış. Bıdık'ın en büyük tutkusu bal yemek ve şatonun her köşesinde saklambaç oynamakmış. Ancak şatonun çatısında yaşayan Fışfış adında bir ejderha varmış ki, kimseyle arkadaş olmaz, sürekli homurdanır dururmuş.

Bir gün Bıdık, şatonun mutfağında bal ararken kocaman bir kavanoz bulmuş. Kavanoza ulaşmak için masaları üst üste dizmiş ama tam kavanozu alacakken dengesi bozulmuş ve tepetaklak Fışfış'ın odasına düşmüş. Zavallı Bıdık'ın başı baldan tatlı, kuyruğu baldan yapışkan bir hale gelmiş.

Fışfış önce çok sinirlenmiş: "Kim rahatsız ediyor beni?" diye gürlemiş. Ama karşısında bal içinde yüzen komik görünümlü porsuğu görünce, kendini tutamayıp kahkahalarla gülmeye başlamış. "Sen de kimsin böyle, ballı börek?" diye sormuş gülmekten gözleri yaşararak.

Bıdık utanarak kendini tanıtmış: "Ben Bıdık, şatonun en alt katında yaşıyorum. Bal aramaya çıkmıştım ama galiba biraz karışıklık çıkardım." Fışfış, Bıdık'ın bu içten itirafına daha çok gülmüş. "Peki neden bu kadar çok bal seviyorsun?" diye sormuş merakla.

"Bal dünyada en güzel şey!" demiş Bıdık heyecanla. "Bir kere tadına baksan sen de seversin!" Fışfış önce reddetmiş ama Bıdık'ın ısrarına dayanamayıp bir parmak bal tatmış. O da ne? Ejderha balın tadını çok sevmiş! "Bu... bu harika bir şey!" diye haykırmış.

O günden sonra Bıdık ve Fışfış en yakın arkadaş olmuşlar. Fışfış artık eskisi gibi huysuz değilmiş. Bıdık ona saklambaç oynamayı öğretmiş, Fışfış da Bıdık'ı sırtına bindirip şatonun etrafında uçurmuş. Birlikte bal aramaya çıkıyor, bulduklarını paylaşıyorlarmış.

Şatonun diğer sakinleri olan fare ailesi ve baykuş Bilge de bu garip arkadaşlığa şaşırmışlar önce. Ama zamanla hep birlikte şatonun en eğlenceli sakinleri olmuşlar. Her akşam şömine başında toplanıp bal yiyor, hikayeler anlatıyorlarmış.

Günler böyle mutlu geçerken, bir gün civardaki arılar şatoya gelip Bıdık ve Fışfış'tan yardım istemişler. Kovanlarını taşımak için güçlü birine ihtiyaçları varmış. Fışfış hemen yardıma koşmuş. O günden sonra arılar da şatonun bahçesine yerleşmiş, karşılığında da arkadaşlara bal hediye ediyorlarmış.

Derler ki, o şatoda hala en tatlı kahkahalar duyulur, en lezzetli ballar yenirmiş. Gökten üç damla bal düşmüş; biri Bıdık'ın burnuna, biri Fışfış'ın diline, biri de bu masalı dinleyenlerin tatlı rüyalarına...