Nasreddin Hoca ve Şirinler Köyü
Nasreddin Hoca Şirinler Köyü'ne gelip akıl oyunları oynar.

Bir zamanlar Nasreddin Hoca eşeğiyle birlikte yolculuk yaparken garip bir ormana girmişler. Hoca hafif göbekli, beyaz kavuklu, uzun beyaz sakallı ve renkli Osmanlı tarzı ceketiyle kuşağıyla çok şık görünüyormuş. Ormanda minicik mantar evleri görmüş ve "Vay be, bu nasıl evler böyle!" demiş şaşkınlıkla. O sırada mavi renkte, beyaz şapkalı küçük yaratıklar çıkmışlar karşısına.
"Merhaba büyük adam!" demiş aralarından biri. Bu Şirin Baba'ymış, uzun beyaz sakalı ve kırmızı kıyafetiyle çok bilge görünüyormuş. Yanında pembe elbiseli Şirine, kırmızı kıyafetli güçlü kas yapılı Güçlü Şirin ve büyük gözlüklü Gözlüklü Şirin varmış. "Ben Nasreddin Hoca'yım, siz kimsiniz?" demiş Hoca merakla. "Biz Şirinleriz!" demişler hep birlikte neşeyle.
Nasreddin Hoca Şirinler Köyü'nü gezmeye başlamış. Mantar evleri, renkli çiçekleri, minik köprüleri görünce çok beğenmiş. "Bu nasıl yapılmış?" diye sormuş. Gözlüklü Şirin "Doğayla uyum halinde yaşarız, ona zarar vermeyiz" demiş gururla. Hoca kafasını kaşımış ve "Hmm, çok akıllıca!" demiş. Şirinler de Hoca'nın büyük boyunu, komik kıyafetlerini merak etmişler.
Şirinler Hoca'ya köylerini gezdirirken bir sorun çıkmış. Köyün ortasındaki büyük taş hareket etmiyormuş ve altındaki su kaynağına ulaşamıyorlarmış. Güçlü Şirin "Ben iterim!" demiş ve "Güııııç!" diye sesler çıkararak itmeye çalışmış ama taş kımıldamamış. Diğer Şirinler de yardım etmişler ama nafile olmuş. Hoca durumu izlemiş ve gülümsemiş.
"Dur bakalım" demiş Hoca, "akılla olmayacak iş güçle olmaz." Eşeğinden ip çıkarmış ve taşın etrafına bağlamış. Sonra "Şimdi hep birlikte çekelim!" demiş. Şirinler başta şüphe etmişler ama Hoca'nın dediğini yapmışlar. "Heyyy hop!" sesleriyle birlikte çektiklerinde taş kolayca hareket etmiş. "Yaşasın!" diye bağırmışlar sevinçle.
Şirinler çok mutlu olmuşlar ve Hoca'ya teşekkür etmişler. "Sen çok akıllısın Hoca!" demiş Şirine. "Ama siz de bana bir şeyler öğretebilirsiniz" demiş Hoca alçakgönüllülükle. Gözlüklü Şirin ona doğada nasıl yaşanacağını, Güçlü Şirin çalışmanın önemini, Şirine nezaketin güzelliğini öğretmişler. Şirin Baba da "Bilgi paylaştıkça artar" demiş bilgece.
O gece Şirinler Hoca için büyük bir ziyafet düzenlemişler. Mantar çorbası, meyve salatası ve şirin kekler hazırlamışlar. "Afiyetle!" demiş Hoca ve çok beğenmiş yemekleri. Şirinler de Hoca'nın eşek sütü ile ilgili komik hikayelerini dinleyerek kahkahalarla gülmüşler. "Hi hi hi!" sesleri köyü şenlendirmiş.
Ertesi sabah Hoca ayrılma vakti geldiğinde Şirinler çok üzülmüşler. "Gitmesen olmaz mı?" demiş Şirine gözyaşlarıyla. Hoca "Ben başka köylere de bilgi götürmek zorundayım" demiş ama "size öğrettiklerimi unutmayın, ben de sizden öğrendiklerimi başkalarına anlatacağım" demiş. Şirin Baba ona özel bir mantar hediye etmiş hatıra olarak.
Hoca eşeğine binip köyden ayrılırken Şirinler ona el sallamışlar. "Güle güle Hoca!" diye bağırmışlar. Hoca da "Sağlıcakla kalın küçük dostlarım!" demiş. O günden sonra Hoca her gittiği yerde Şirinlerden öğrendiği doğa sevgisini anlatırmış. Şirinler de Hoca'dan öğrendikleri zeka oyunlarını kullanarak köylerini daha da güzelleştirmişler.
Gökten üç mavi şapka düşmüş: Biri bilgeliğe dönüşmüş, çünkü öğrenmek ve öğretmek insanı büyütür. Biri masalı dinleyen çocukların kalbine merak olmuş. Biri de herkesin kalbine dostluk sevgisi olmuş.
Paylaş
Tepkiniz Nedir?






