Zümrüt Vadi'nin Kahramanları

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Anadolu'nun yemyeşil dağlarının eteğindeki bir köyde, birbirinden şirin iki ikiz kardeş yaşarmış. Ada sakin ve düşünceli, Çınar ise yerinde duramayan bir afacanmış.

Günlerden bir gün, dağlarda gezerlerken, altın tüylü, konuşan bir sincapla karşılaşmışlar. Sincapçık telaşla: "Ben Fındık!" demiş, "Zümrüt Vadi büyük tehlikede! Kötü büyücü Karanlık, tüm canlıları taşa çeviriyor!"

İkizler önce inanamamışlar ama Fındık onlara ışıl ışıl parlayan sihirli bir yaprak göstermiş. Hemen evden biraz azık alıp yola koyulmuşlar. Yolda gümüş tüylü, bilge kurt Bozkır'la tanışmışlar.

Bozkır onlara vadiyi kurtarmanın tek yolunu anlatmış: Dört elementi bir araya getirmelilermiş! Her element bir perinin korumasındaymış: Toprak perisi Çiçem, su perisi Damla, hava perisi Rüzgar ve ateş perisi Alev.

Az gitmişler uz gitmişler, önce Çiçem'i bulmuşlar. Dikenli çalıları aşıp, solmuş çiçekleri canlandırmışlar. Sonra Damla'nın kristal sarayına dalıp, gölü temizlemişler. Rüzgar'a ulaşmak için bulutlarda yürümüşler. En son Alev'in mağarasında ateşten geçmişler.

Tam elementleri birleştirirken kara pelerinli, mor gözlü büyücü Karanlık çıkagelmiş! Önlerine kayalar yuvarlamış, zehirli sisler yaymış. Ama ikizler, perilerden aldıkları güçle, Fındık'ın çevikliği ve Bozkır'ın yardımıyla büyücüyü alt etmişler.

Dört element birleşince öyle muhteşem bir ışık doğmuş ki, Karanlık bir duman olup uçup gitmiş. Taşa dönen canlılar canlanmış, vadi eskisinden de güzel olmuş.

Periler ikizlere hediyeler vermiş: Ada canlılarla konuşabilir, Çınar elementleri kontrol edebilir olmuş. O günden sonra vadinin koruyucuları olmuşlar.

Gökten üç elma düşmüş: Biri doğayı koruyanlara, biri kardeş sevgisini yaşatanlara, biri de bu masalı dinleyenlere...