Ayça ve Neşeli Sayılar

Ayça ve kedisi Pamuk, güneşli bir günde bahçeyi keşfe çıkarlar.

Ayça ve Neşeli Sayılar

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, yemyeşil ağaçlarla çevrili şirin bir evde Ayça adında kıvırcık saçlı, meraklı mı meraklı bir kız çocuğu yaşarmış. Ayça'nın bir de Pamuk adında, bembeyaz tüylü, yaramaz mı yaramaz bir kedisi varmış. Güneşli bir sabah, Ayça ve Pamuk bahçede keşif yapmaya karar vermişler. 

Ayça, "Hadi Pamuk," demiş, "Bugün bahçemizdeki güzellikleri sayalım!" Pamuk, kuyruğunu "pır pır" sallayarak neşeyle miyavlamış ve maceraya hazırmış.
Önce başlarını kaldırıp masmavi gökyüzüne bakmışlar. Gökyüzünde kocaman, sapsarı ve pırıl pırıl parlayan bir tane Güneş varmış. Güneş, sanki altın bir top gibiymiş ve bahçedeki her şeyi sıcacık ısıtıyormuş. 

Ayça parmağıyla gökyüzünü gösterip, "Bak Pamuk, sadece bir tane Güneş var ve o bize ışık veriyor," demiş. Pamuk da güneşe bakıp gözlerini kısmış ve sıcağın tadını çıkarmış.
Yürüyüşlerine devam ederken, rengarenk çiçeklerin olduğu bölüme gelmişler. Birden Pamuk heyecanla zıplamaya başlamış çünkü başının üzerinde uçuşan iki tane neşeli kelebek görmüş. 

Biri mavi, diğeri turuncu kanatlı bu iki kelebek, çiçekten çiçeğe "pır pır" diye dans ederek uçuyorlarmış. Ayça, "Bir, iki! Tam iki tane kelebek bizi selamlıyor," diye kıkırdamış. Kelebekler, rüzgarda süzülen renkli yapraklar gibiymiş.

Derken bahçenin sonundaki küçük süs havuzunun kenarına gelmişler. Suyun kenarındaki taşların üzerinde, vrak vrak diye şarkı söyleyen üç tane yeşil kurbağa oturuyormuş. Kurbağalar Ayça ve Pamuk'u görünce "Hoppala!" diyerek sırayla suya atlamışlar. "Şlap, şlap, şlap!" diye sesler çıkmış. 

Ayça, suyun halkalarını izleyerek, "Üç yaramaz kurbağa yüzmeye gitti," demiş. Pamuk ise merakla suyun içine patisini uzatıp onlarla oynamak istemiş. Bahçedeki büyük meşe ağacının altına geldiklerinde ise yukarıdan tıkırtılar duymuşlar. 

Ayça başını kaldırınca, dalların arasında koşturan dört tane sevimli sincap görmüş. Sincaplar, kış için meşe palamudu topluyor, o daldan bu dala "zıp zıp" diye atlıyorlarmış. Kuyrukları o kadar pofudukmuş ki Ayça hayranlıkla onları izlemiş. "Bir, iki, üç, dört! Dört çalışkan sincap ne kadar da hızlı," diye fısıldamış, onları ürkütmek istememiş.

Gezintileri biterken Ayça, annesine götürmek için yerdeki papatyaları toplamaya başlamış. Eline tam beş tane papatya almış. Beyaz yapraklı, sarı göbekli bu beş çiçek, baharın en güzel hediyesiymiş. Ayça, "Bak Pamuk, elimde tam beş parmağım var, çiçekler de beş tane!" diyerek çiçekleri koklamış. 

Ayça ve Pamuk, gördükleri tüm bu güzelliklerin sevinciyle eve dönmüşler. O gece Ayça, rüyasında güneşli bahçeyi ve sayıları görüp mışıl mışıl uyumuş. Gökten üç elma düşmüş; biri doğayı seven Ayça'nın başına, biri yaramaz kedi Pamuk'un mama kabına, biri de bu masalı dinleyip sayıları öğrenen akıllı çocukların kalbine.

Paylaş

Tepkiniz Nedir?

Beğendim Beğendim 6
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 4
Güldüm Güldüm 2
Kızdım Kızdım 0
Üzüldüm Üzüldüm 0
Şaşırdım Şaşırdım 0