Bir varmış, bir yokmuş. Küçük Cem'in odasında renkli bir dolabı varmış. Dolabın içinde oyuncakları, kıyafetleri ve özel bir çekmecesi varmış. Bu çekmecede sihirli çoraplar dururmuş. Bu çoraplar çok özelmiş ve Cem her sabah onları giymeyi çok severmiş.
Cem, bir sabah gözlerini açmış ve dolabına koşmuş. Dolaptan beyaz bir çorap çifti almış ve ayağına geçirmiş. Birden çoraplar kırmızı renge dönüşmüş! Cem çok şaşırmış ve mutlulukla zıplamaya başlamış. Kırmızı çoraplarla odada koşarken kendini çok güçlü ve heyecanlı hissedermiş.
Annesi "Kahvaltı hazır!" diye seslenince, Cem ayağındaki kırmızı çorapları çıkarmış. Bu sefer dolaptan başka bir çift çorap almış ve giymiş. Çoraplar aniden mavi olmuş! Mavi çoraplarla Cem kendini sakin ve huzurlu hissedermiş. Usulca mutfağa gitmiş ve güzel güzel kahvaltısını yapmış.
Kahvaltıdan sonra Cem bahçeye çıkmak istemiş. Dolabından yeni bir çift çorap almış ve ayağına geçirmiş. Çoraplar hemen sarı renge bürünmüş! Sarı çoraplarla Cem çok neşeli olmuş. Bahçede çiçeklere bakarak gülmüş ve şarkılar söylemiş.
Öğle vakti, Cem yeni çoraplar giymeye karar vermiş. Dolaptaki çorapları giyince, bu sefer yeşil olmuşlar! Yeşil çoraplarla Cem kendini doğanın bir parçası gibi hissedermiş. Bahçedeki çimenlere oturmuş ve kuşları izlemiş.
Akşamüstü, Cem mor çoraplarını giymiş. Mor çoraplarla çok yaratıcı hissedermiş. Kâğıt ve boyalarını alıp güzel resimler çizmiş. Resimlerde tüm renkli çoraplarını çizmiş ve annesi çok beğenmiş.
Yemek zamanı gelince, Cem turuncu çoraplarını giymiş. Turuncu çoraplarla iştahı açılmış. Annesinin yaptığı yemeği afiyetle yemiş ve "Çok lezzetli olmuş" demiş. Annesi Cem'in iştahlı haline gülümsemiş.
Gece olunca, Cem pembe çoraplarını giymiş. Pembe çoraplar ona sevgi ve şefkat hissettirirmiş. Annesi ve babası ona sarılmış, iyi geceler öpücüğü vermiş. Cem yatağına yatmış ve yumuşacık hissedermiş.
Ertesi sabah uyandığında, Cem dolabında yeni bir kutu bulmuş. Kutudan gökkuşağı renginde parlayan bir çift çorap çıkmış. Bu çorapları giyince, Cem tüm güzel duyguları bir arada hissedermiş. Anlamış ki, hayat da rengarenk çoraplar gibi farklı renkler ve duygularla doluymuş ve bu çeşitlilik hayatı güzel yaparmış.