Bayram Sabahı
Üç arkadaşın bayram sabahında yaşadıkları macerayla dostluk, yardımlaşma ve bayram sevincini anlatan öğretici bir masaldır.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken, develer tellal iken, Ramazan Bayramı'nın tatlı mı tatlı bir sabahında, üç can dostu varmış: Ahmet, Ayşe ve Hasan.
Güneş daha yeni uyanırken, üçü de bayramlıklarını giymiş, ailelerinden harçlıklarını ve şekerlerini almış. Ahmet'in torbasında lokumlar, Ayşe'ninkinde çikolatalar, Hasan'ınkinde ise akide şekerleri dans ediyormuş.
Bayram namazından sonra mahalle parkında buluşmuşlar. Tam neşeyle sohbet ederlerken, yaramaz mahalle kedisi Tekir, rüzgar gibi aralarından geçmiş. Şeker torbaları devrilmiş, rüzgar da çıkınca bütün şekerler gökyüzünde uçuşmaya başlamış.
Ahmet'in gözleri dolmuş: "Şimdi el öpmeye gidince ne dağıtacağız?" Ayşe telaşlanmış: "Annemler ne der şimdi?" Ama akıllı Hasan gülümsemiş: "Üzülmeyin dostlarım, birlik olursak her şeyi başarırız!"
Tam o sırada Hasan'ın nur yüzlü dedesi çıkagelmiş. Durumu görünce, "Yavrularım," demiş, "Bayramın tadı şekerde değil, dostlukta ve paylaşmaktadır."
Hepsi birden kolları sıvamış: Ahmet sola, Ayşe sağa, Hasan arkaya koşmuş. Dede de bilge bilge gülümseyerek yardım etmiş onlara. Az zamanda bütün şekerleri toplayıvermişler.
Bu sırada anne babalar da gelmiş parka. Çocukların dayanışmasını görünce öyle mutlu olmuşlar ki! Üstelik yanlarında kocaman torbalarla yeni şekerler de getirmişler.
Büyükler tatlı tatlı anılarını anlatırken, çocuklar dikkatle dinlemiş. Sonra hep birlikte önce büyüklerin ellerini öpmeye, ardından akraba ziyaretlerine gitmişler.
O gün üç arkadaş çok değerli bir ders öğrenmiş: Bayramların en tatlı yanı şekerler değil, dostluk, yardımlaşma ve sevgiymiş.
Gökten üç elma düşmüş: Biri dostluğu bilenlere, biri yardımseverlere, biri de bu masalı dinleyenlere...
Tepkiniz Nedir?






