Denizlerin Küçük Kahramanı
Küçük deniz kızı İnci'nin su altı dünyasında yaşadığı macera ile suyun önemini anlatan bir masaldır.

Bir varmış bir yokmuş, derin okyanusların en mavi yerinde, Mercaniye adında bir su altı krallığı varmış. Bu krallıkta İnci adında küçük, meraklı bir deniz kızı yaşarmış. İnci'nin parlak mavi pullarla kaplı kuyruğu, dalgalanan kumral saçları ve her şeyi öğrenmek isteyen büyük gözleri varmış. Krallığın en sevilen yaratığı olan İnci, her sabah okyanusun farklı köşelerini keşfetmeye çıkarmış. Bir gün İnci, krallığın yaşlı bilge ahtapotu Bilge Sekiz'in endişeli olduğunu fark etmiş. "Ne oldu Bilge Sekiz? Neden sekiz kolun da öyle düşünceli düşünceli dolanıyor?" diye sormuş. Bilge Sekiz derin bir iç çekmiş: "Ah küçük İnci, krallığımızın suyu değişiyor. Yukarıdaki insanlar suyu kirletiyorlar ve okyanusumuz hasta oluyor. Mercanlarımız solmaya, balıklarımız azalmaya başladı."
İnci çok üzülmüş ve "Buna bir çare bulmalıyız!" demiş. Bilge Sekiz düşünmüş ve "Efsaneye göre, Mavi Kristal adında bir taş varmış. Bu taş, suyun önemini insanlara anlatabilirmiş. Ama onu bulmak için uzun bir yolculuğa çıkman gerekir" demiş. İnci hiç düşünmeden "Ben hazırım!" diye atılmış ve ailesiyle vedalaşıp yolculuğa çıkmış. Yoluna devam eden İnci, bir grup neşeli yunus ile karşılaşmış. Yunuslar "Çık çık, çık çık!" diye neşeli sesler çıkararak İnci'nin etrafında dans etmişler. Lider yunus "Mavi Kristal mi arıyorsun? Seni Yağmur Dağı'na götürebiliriz" demiş. İnci yunusların sırtında muhteşem bir yolculuk yapmış ve dağa varmış.
Dağın tepesinde su damlacıkları gökyüzüne yükseliyormuş. İnci hayretle "Su gerçekten de gökyüzüne çıkıyor!" diye bağırmış. Yağmur Dağı'nda İnci, Damla Nine adında yaşlı bir su damlasıyla tanışmış. Damla Nine İnci'ye suyun döngüsünü anlatmış: "Denizlerden buharlaşarak gökyüzüne çıkarız, bulutları oluştururuz, sonra yağmur olup tekrar dünyaya döneriz. Nehirlerden, göllerden geçeriz ve sonunda yine okyanusa kavuşuruz. Bu döngü sayesinde dünya yaşayabilir." İnci'nin gözleri büyümüş, suyun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlamış.
Sonunda İnci, Deniz Ana'nın muhteşem mağarasına varmış. Deniz Ana, okyanusun koruyucusu olan devasa, bilge bir balineymiş. "Hoş geldin küçük deniz kızı" demiş derin sesiyle. "Yolculuğunu izledim ve cesaretini gördüm. Mavi Kristal'i aramaya değer birisin." Deniz Ana'nın kalbinden çıkan mavi bir ışık, İnci'nin avuçlarına doğru süzülmüş ve orada kristal bir su damlası şeklini almış. Deniz Ana "Bu kristali yüzeye çıkar ve güneş ışığına tut. İnsanlara suyun önemini gösterecektir" demiş. İnci teşekkür ederek hızla yüzeye çıkmış. Kristali havaya kaldırdığında, gökyüzünde muhteşem bir gökkuşağı belirmiş. Gökkuşağının her renkli bandı, suyun farklı bir özelliğini ve önemini gösteren görüntüler yansıtmaya başlamış.
Sahildeki insanlar bu muhteşem görüntüyü izlemişler. Su olmadan bitkilerin solduğunu, hayvanların susuzluktan öldüğünü, toprağın çölleştiğini görmüşler. Ama temiz suyun varlığıyla dünyanın nasıl canlandığını, yeşerdiğini, mutlu olduğunu da görmüşler. İnsanlar o gün bir söz vermişler: suyu koruyacak, israf etmeyecek ve kirletmeyeceklermiş. İnci, Mercaniye'ye büyük bir sevinçle dönmüş. Zamanla okyanus temizlenmeye, mercanlar yeniden canlanmaya başlamış. İnsanlar ve deniz canlıları arasında yeni bir dostluk kurulmuş. İnci her akşam sahile çıkıp insanlara denizin hikâyelerini anlatırmış. Ve herkes anlamış ki, hayatın en değerli hazinesi, tüm canlılara hayat veren mavinin değerli sırrı: sudur. Sen de her damla suyu dikkatli kullan ki, dünyanın sihri hiç bitmesin.
Tepkiniz Nedir?






