Ekrandan Uzak Doğaya Yakın

Küçük dağ köyündeki Arda'nın elektronik cihazlara olan bağımlılığından kurtulmasının masalıdır.

Ekrandan Uzak Doğaya Yakın

Masalı Dinle

Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil ormanlarla çevrili küçük bir dağ köyünde Arda adında bir çocuk yaşarmış. Arda'nın ailesi şehirden bu köye yeni taşınmış. Şehirdeyken Arda günlerini tablet, telefon ve televizyon karşısında geçirirmiş. Arkadaşları ona "Ekran Arda" derlermiş. Köye taşındıklarında çok üzülmüş, çünkü burada internet çok yavaşmış ve televizyon sadece iki kanal gösteriyormuş.

Bir sabah Arda uyanınca elektrikler kesilmiş olduğunu görmüş. Telefonu şarjsız kalmış, tableti de kapanmış. Sıkıntıyla bahçeye çıkmış. Bahçenin kenarında kocaman, yaşlı bir meşe ağacı varmış. Tam o sırada ağaçtan "Pışt, pışt!" diye bir ses gelmiş. Arda başını kaldırınca kocaman gözleri olan, turuncu tüylü sevimli bir sincapla göz göze gelmiş.

"Merhaba, ben Ceviz!" demiş sincap. Arda şaşkınlıkla "Sen konuşabiliyorsun!" diye kekelemiş. Sincap gülümsemiş: "Tabii ki! Sadece ekranlardan başını kaldırıp, gerçekten dinlemeyi bilenler duyabilir bizi. Sen o kutulara bakmayı bıraktığın için şimdi beni duyabiliyorsun."

Ceviz, Arda'yı ormana davet etmiş: "Arkadaşlarımla bugün hazine avına çıkacağız. Gelmek ister misin?" Arda merakla sincabı takip etmiş. Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken, etrafta cıvıldayan kuşlar, zıplayan tavşanlar ve meraklı gözlerle onları izleyen bir geyik yavrusu görmüş.

Bir açıklığa vardıklarında, kahverengi dikenli bir kirpi, uzun kulaklı iki tavşan ve sevimli bir tilki yavrusu bekliyormuş. Ceviz "Arkadaşlar, bu Arda. Gerçek oyunlar oynamayı unutmuş. Ona yardım edelim!" demiş. Kirpi Diken "Bugün orman hazineleri arayacağız: en güzel kozalak, en parlak taş, en ilginç yaprak, en renkli çiçek!" demiş heyecanla.

Böylece Arda ve hayvan dostları ormanda maceraya atılmışlar. Derelerde parlak taşlar toplamışlar, ağaçlara tırmanmışlar, mağaralarda gizli geçitler keşfetmişler. Arda bir süre sonra telefonunu, tabletini tamamen unutmuş. Ellerini çamura bulamış, dizleri ıslanmış ama gülümsemesi hiç kaybolmamış.

Öğleden sonra, bir tepeye tırmanıp muhteşem bir manzarayı izlemişler. Yaşlı baykuş Bilge onlara katılmış: "Nasıl, ekranlarda gördüğün manzaralar bundan daha güzel mi?" diye sormuş. Arda başını iki yana sallamış: "Hayır, burası gerçekten muhteşem! Hiçbir oyunda böyle renkler, böyle sesler, böyle hisler yok!"

Eve döndüğünde Arda'nın yanakları güneşten kızarmış, üstü başı çamur içinde ama gözleri mutluluktan parlıyormuş. Annesi "Elektrikler geldi, telefonunu şarj ettim" demiş. Arda ise "Anne, bugün hayatımın en güzel gününü yaşadım! Gerçek hazineler buldum!" diye anlatmış heyecanla. Cebinden çıkardığı kozalakları, taşları ve yaprakları göstermiş.

O günden sonra Arda her sabah erkenden kalkıp ormanın yolunu tutarmış. Ve gökten üç elma düşmüş: Biri bu masalı okuyan çocuklara, biri doğayı seven herkese, biri de tabletini bırakıp dışarıda oynamaya gidenlere. Kim bilir, belki sen de bir gün ağaçların fısıltısını, kuşların şarkısını duyarsın.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow