Köyün Vazgeçilmez Doktoru

Küçük bir köyde yaşayan iyi kalpli doktorun hastaları iyileştirme maceralarının masalıdır.

Köyün Vazgeçilmez Doktoru

Masalı Dinle

Bir zamanlar yeşillikler içinde küçük bir köyde Mehmet Doktor adında çok iyi kalpli bir doktor varmış. Her sabah güneş doğduğunda beyaz önlüğünü giyermiş ve "günaydın dünya!" dermiş neşeyle. Çantasında stetoskopu, termometresi, ilaçları ve bandajları varmış. Köylüler onu çok severmiş çünkü herkesi sabırla dinler ve iyileştirirmiş. Muayenehanesi köyün ortasında güzel bir evdeymiş.

Bir gün küçük Ahmet sabah kalktığında "öksürük öksürük" diye öksürmeye başlamış. Ateşi de çıkmış ve çok halsizmiş. Annesi çok endişelenmiş ve "Hemen doktora gidelim oğlum" demiş. Mehmet Doktor'un muayenehanesine koşarak gitmişler. Kapıda "Hoş geldiniz, sağlığınız bizim için önemli" yazısı varmış. İçerisi çok temiz, düzenli ve güzel kokuyormuş.

Mehmet Doktor Ahmet'i gülümseyerek karşılamış. "Merhaba canım, neler oluyor bakalım?" demiş sevecen bir sesle. Ahmet'i muayene masasına oturtmuş ve "korkma, sadece bakacağım" demiş. Stetoskopunu çıkarmış ve "şimdi kalbini dinleyelim" demiş. Ahmet'in göğsüne koymuş ve "derin nefes al" demiş. Ahmet "hırrr hırrr" diye nefes almış. Doktor termometreyi de kullanmış.

"Sadece küçük bir soğuk algınlığın var canım" demiş doktor. "Korkacak bir şey yok, çabuk geçer." Ahmet rahatlamış ve gülmüş. Doktor ona portakal tadında şurup vermiş ve "günde üç kez içeceksin" demiş. "Bol su iç, çorba ye, dinlen ve çabuk iyileşirsin" diye eklemiş. Ahmet'in annesi çok memnun olmuş ve "teşekkür ederim doktor bey" demiş.

Ertesi gün köyde yaşlı Fatma Teyze bahçesinde çiçek sularken düşmüş ve ayağını incitmiş. "Ayyy ayyy, ayağım çok ağrıyor!" diye ağlamış. Komşuları sesini duymuş ve hemen Mehmet Doktor'u çağırmış. Doktor çantasını alıp koşarak gelmiş ve "merak etme teyze, ben geldim" demiş. Ayağını dikkatle muayene etmiş ve "sadece burkulma, kırık yok" demiş.

Doktor Fatma Teyze'nin ayağını özenle sardırmış ve soğuk kompres yapmış. "İki gün dinleneceksin teyze" demiş. "Ayağını yukarı kaldır, sonra yavaş yavaş yürümeye başlarsın." Fatma Teyze "sen ne kadar iyi bir doktorsun, ellerin şifa dolu" demiş. Doktor gülmüş ve "insanları iyileştirmek benim en büyük mutluluğum" demiş. Gerçekten de çok mutluymuş işini yaparken.

Bir başka gün köyün çocukları bahçeden yeşil elmalar toplamış ve çok yemişler. Akşam olunca hepsinin "karnımız ağrıyor, mide bulantımız var" diye şikayet etmişler. Aileler endişelenmiş ve çocukları doktora götürmüşler. Doktor hepsini tek tek muayene etmiş ve "çok fazla yeşil elma yemişsiniz" demiş gülerek. "Yeşil meyveler midede rahatsızlık yapar" diye açıklamış.

Doktor çocuklara hafif mide ilacı vermiş ve "artık meyveleri yıkayarak yiyin" demiş. "Aç karnına çok yemeyin, olgun meyveleri tercih edin" diye öğüt vermiş. Çocuklar "tamam doktor amca" demişler. Ertesi gün hepsi iyileşmiş ve doktora teşekkür etmeye gelmişler. "Sağ olun doktor amca" demişler.

Köylüler Mehmet Doktor'a çok minnettarmış. Ona taze sebzeler, meyveler, ev yapımı reçeller getirirlermiş. "Sen bizim canımızı kurtarıyorsun" derlermiş. Doktor da "sağlıklı olmanız beni mutlu ediyor, bu benim görevim" dermiş. Her akşam evine dönerken "bugün de güzel bir gündü, insanlara yardım ettim" dermiş. Karısına günün hikayelerini anlatırmış.

Mehmet Doktor yıllarca köylülere fedakarca hizmet etmiş. Hasta olan herkesi sabırla iyileştirmiş, üzgün olanları neşelendirmiş, korkanlara cesaret vermiş. Köylüler onu hiç unutmamış ve çocuklarına onun güzel hikayelerini anlatmışlar. "İyi doktorlar melekler gibidir" derlermiş. Gökten üç hap düşmüş, biri bana, biri sana, biri de hasta olan güzel çocuklara şifa olsun.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow