Kral Uzun Kulak
Kulakları uzun bir kralın sırrını saklayamayan bir berberin masalıdır.
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil bir vadinin ortasında, kocaman bir sarayda bir kral yaşarmış. Bu kral adil, merhametli ama çok da gizemliymiş. Çünkü tacının altında kimsenin bilmediği bir sırrı varmış: Kulakları bir tavşan kadar uzunmuş!
Kral, kulaklarını herkesin göremeyeceği şekilde saklarmış. Tacını büyük, saçlarını uzun tutar, kimseye yakından görünmezmiş. Ülkesini adaletle yönetir ama içinde hep bir korku taşırmış: “Ya bir gün biri sırrımı öğrenirse?”
Bir sabah, saçları o kadar uzamış ki artık taranmaz olmuş. Kral mecburen sarayın en güvenilir berberini çağırmış. “Bak berber,” demiş ciddi bir sesle, “gördüklerini kimseye söylemeyeceksin. Bu, kralının sırrıdır.”
Berber diz çökmüş: “Majesteleri, söz veriyorum. Dilim kırılsa da kimseye anlatmam.”
Berber saçları kesmeye başlamış. “Çıt, çıt!” diye makas sesleri sarayı doldurmuş. Ama birden tacın altından kocaman, tüylü iki uzun kulak görünmüş! Berber şaşkınlıktan elindeki makası düşürecekmiş ama kendini zor tutmuş.
İşini bitirip saraydan çıkınca kalbi hızla atıyormuş. Günlerce o sırrı düşünmüş, içinden “Söylemezsem çatlayacağım!” demiş. Fakat söz vermişti. Günler geçmiş, uykuları kaçmış. Sonunda bir sabah ormana gitmiş, kimsenin olmadığı bir yere varmış.
Bir çukur kazmış, eğilip fısıldamış: “Kralın kulakları uzun! Kralın kulakları uzun!” Sonra çukuru kapatmış. “Kimseye söylemedim ya, rahatladım.” diye sevinmiş.
Fakat günler sonra o çukurun yerinde ince uzun kamışlar bitmiş. Rüzgâr estikçe kamışlar fısıldamaya başlamış:
“Fısııııırrr… Kralın kulaaakları uzunnn…”
Köylüler bu sesi duymuş, kulaktan kulağa yayılmış. Kralın sırrı artık gizli kalmamış. Sarayda büyük bir sessizlik olmuş. Kral derin bir nefes almış. “Demek ki gerçek sır, başkalarının ne düşündüğünden korkmamaktır.” demiş.
Ertesi sabah, halkın önüne çıkmış. Tacını kaldırmış, uzun kulaklarını göstermiş. Herkes önce donup kalmış, sonra bir çocuk bağırmış:
“Ne var bunda? Çok tatlı görünüyorsunuz!”
Kalabalık gülmüş, alkışlamış. Kral da gülmüş, rahatlamış. O günden sonra kimse kulaklardan değil, kalpten bahsetmiş. Berber ise o günden itibaren sözünde durmanın ne kadar değerli olduğunu öğrenmiş.
Kral, berberi affetmiş ama şöyle demiş: “Sır, yük değildir; güvenin emaneti olur. Saklarsan büyür, söylersen kaybolur.”
Masalımız da burada mutluluk ile bitmiş ve krallık o günden sonra sadece adaletle değil, güven ve bilgelikle yönetilmiş.
Paylaş
Tepkiniz Nedir?
Beğendim
4
Beğenmedim
0
Sevdim
1
Güldüm
3
Kızdım
1
Üzüldüm
0
Şaşırdım
1
