Paris'in Sokak Ressamı

Bir varmış bir yokmuş, Paris'in renkli sokaklarında tatillerini geçiren Ayşe, Mehmet, Zeynep, Pierre ve Defne adında beş arkadaş varmış. Bu arkadaşlar, Eyfel Kulesi'nin gölgesinde buluşup, Seine Nehri kıyısında gezmeyi çok severlermiş.

Bir gün, Notre Dame Katedrali'nin önünde yaşlı bir sokak ressamıyla tanışmışlar. Ressamın fırçası altın renginde parlıyor, yaptığı resimler sanki canlanacakmış gibi duruyormuş. Ressam onlara, "Benim sihirli fırçamla çizdiğim resimlere girmek ister misiniz?" diye sormuş.

Çocuklar önce inanmamışlar ama ressam, kaldırıma çizdiği renkli bir bahçe resmine dokunduğunda, resim gerçekten canlanmış. Ayşe heyecanla, "Haydi arkadaşlar, bu büyülü maceraya katılalım!" demiş. Pierre ise Fransızca bilen tek kişi olarak, "Bu fırsatı kaçırmamalıyız!" diye eklemiş.

Ressam onlara özel bir tebeşir vermiş ve "Bu tebeşirle çizdiğiniz her resme girebilirsiniz, ama güneş batmadan önce son çizdiğiniz resimden çıkmalısınız" demiş. Mehmet hemen bir lunapark çizmiş ve hep birlikte resmin içine girmişler.

Resimden resime atlayarak Paris'i keşfetmeye başlamışlar. Zeynep bir müze çizmiş, Defne bir pasta dükkânı, Pierre ise bir tekne. Her resimde yeni maceralar yaşamış, yeni şeyler öğrenmişler. Ancak vaktin nasıl geçtiğini unutmuşlar.

Güneş batmaya yakın, yaşlı ressam aniden ortaya çıkmış ve "Çabuk olun çocuklar, son resminizden çıkmanız gerek!" diye seslenmiş. O sırada Louvre Müzesi'nin resmindeymişler ve çıkış yolunu bulamıyorlarmış.

Tam panik yapmak üzereyken Defne bir fikir bulmuş. "Hepimiz el ele tutuşalım ve gözlerimizi kapatalım" demiş. Arkadaşları onu dinlemiş ve birlik olmanın gücüyle kendilerini tekrar Paris sokaklarında bulmuşlar.

Yaşlı ressam gülümseyerek, "Siz harika bir takımsınız. Size bir hediyem var" demiş ve her birine küçük birer sihirli tebeşir vermiş. "Bu tebeşirlerle hayallerinizi çizin, ama unutmayın, en güzel resimler dostlukla çizilenlerdir" diye eklemiş.

O günden sonra beş arkadaş, her yaz Paris'te buluşup yeni resimler çizmeye ve maceralar yaşamaya devam etmişler. Bazen bir çiçek bahçesinde piknik yapmış, bazen de uzay gemisiyle yıldızları gezmişler.

Gökten üç fırça düşmüş: Biri hayallerin peşinden koşanların, biri dostluğun değerini bilenlerin, biri de sanatın sihrine inananların başına. Bu masal da Paris'in büyülü sokaklarında, rengarenk bir tabloda son bulmuş.