Sabır ve Paylaşmanın Güzelliği
Küçük Mert'in ailesiyle birlikte ilk orucunu tutmayı öğrendiği masaldır.
Bir zamanlar, güzel bir mahallede Mert adında yedi yaşında meraklı bir çocuk yaşarmış. Annesi Sude Hanım, babası Kemal Bey ve küçük kız kardeşi Elif ile mutlu bir aile olmuşlar. Mert çok akıllı ve sorular sormayı seven bir çocukmuş. Her sabah "Günaydın aile!" diye neşeyle kalkarmış.
Ramazan ayı geldiğinde Mert, anne ve babasının sahur vaktinde kalktığını görmüş. "Anne, neden bu kadar erken kalkıyorsunuz?" diye sormuş merakla. Sude Hanım oğlunu yanına çağırmış: "Oğlum, bu mübarek ay Ramazan. Biz büyükler oruç tutuyoruz." Mert gözlerini büyütmüş: "Oruç ne demek anne?"
Kemal Bey sabırlıca açıklamış: "Oğlum, oruç demek gün boyunca yemek, içmek gibi şeylerden uzak durmak. Böylece Allah'a ibadet etmiş oluyoruz." Mert düşünceli bir şekilde "Ben de tutabilir miyim baba?" diye sormuş. Anne ve baba gülümsemişler: "Sen henüz küçüksün, ama istersen yarım gün deneyebilirsin."
İlk gün Mert çok heyecanlıymış. Sahurda ailesiyle birlikte kalkmış: "Ben de büyükler gibi oruç tutacağım!" demiş gururla. Sude Hanım ona güzel bir sahur hazırlamış. "Bismillahirrahmanirrahim" diyerek yemeğe başlamışlar. Mert "Bu ne kadar güzel!" demiş. Sabah ezanı okunduğunda "Artık oruçluyum!" diye sevinmiş.
Öğleye kadar her şey yolunda gitmiş. Ama öğleden sonra Mert'in midesi "gulu gulu" diye ses çıkarmaya başlamış. Komşunun oğlu Arda gelip "Gel oynayalım, susamışımdır su içelim" demiş. Mert "Ben oruçluyum, su içemem" demiş kararlılıkla. Arda şaşırmış: "Vay be! Sen çok cesursun!"
Akşama doğru Mert biraz yorulmuş ama vazgeçmemiş. Küçük Elif ağabeyine bakıp "Sen çok güçlüsün!" demiş masum gözlerle. İftar vakti geldiğinde bütün aile sofra etrafında toplanmış. Kemal Bey "Bismillahirrahmanirrahim" demiş ve hurmayla oruçlarını açmışlar. Mert ilk yudumuyla "Ne kadar tatlı geldi su!" demiş hayretle.
Ertesi gün Mert daha da kararlıymış. Annesine "Anne, biz komşu Fatma teyzenin durumunu biliyor muyuz? O da oruç tutuyor mu?" diye sormuş. Sude Hanım gülümsemiş: "Ne güzel düşünce! Evet, o da tutuyor ama yaşlı ve tek başına." Mert öğlen vakti annesinin izniyle Fatma teyzeye gitmiş ve ona yardım etmiş.
Üçüncü gün Mert okulda arkadaşlarına oruç tutmayı anlatmış. "Arkadaşlar, oruç tutmak sadece aç kalmak değil. Sabırlı olmayı, paylaşmayı, yardımlaşmayı öğretiyor" demiş. Sınıf öğretmeni Ayşe Hanım "Aferin Mert! Çok güzel özetledin" demiş.
Bir hafta sonra Mert artık oruç tutmaya alışmış. En güzel anı, ailecek birlikte iftar açtıkları anlar olmuş. Kemal Bey "Oğlum, sen gerçekten büyüdün" demiş gururla.
Ramazan ayının sonunda Mert çok değişmişmiş. Daha sabırlı, daha paylaşımcı, daha şükredici olmuş. Bayram geldiğinde ailecek mutlulukla kutlamışlar. Mert "Bu Ramazan beni çok güçlendirdi" demiş. Elif ağabeyine sarılmış: "Ben de büyüyünce senin gibi olacağım!" demiş.
Gökten üç mübarek rahmet damlası düşmüş: Biri sabır olmuş, çünkü sabır insanı olgunlaştırır ve güçlendirir. Biri masalı dinleyen çocukların kalbine paylaşma sevgisi olmuş. Biri de herkesin kalbine şükür duygusu olmuş.
Paylaş
Tepkiniz Nedir?
Beğendim
1
Beğenmedim
0
Sevdim
1
Güldüm
0
Kızdım
0
Üzüldüm
0
Şaşırdım
0
