Kahraman Rakun Ringo

Rakun Ringo ve ailesi, evden aldıkları bir anahtar yüzünden başlarını belaya sokmuş.

Kahraman Rakun Ringo

Bir zamanlar İzmir'de şehrin kenarındaki yemyeşil ormanlık alanda, neşeli rakunlardan oluşan bir aile yaşarmış. Bu ailenin en meraklı ve en yaramaz üyesi, Ringo adında küçük bir rakunmuş. Ringo'nun parlak gözleri her zaman yeni bir maceraya atılacak bir fırsat ararmış. "Hıh hıh hıh" diye burnunu çeker, sürekli yeni şeyler keşfetmek istermiş. Annesi ve babası onu sık sık uyarırmış: "Ringo, evlerden uzak durmalısın!"

Bir akşam, Ringo'nun karnı "gurul gurul" açmış. Annesi uyurken, Ringo patikadan aşağıya süzülmüş, ışıkları yanan bir eve doğru ilerlemiş. Açık bir pencereden içeri "hop" diye atlamış. Mutfak masasının üzerinde parıldayan bir şey görmüş: kocaman, süslü bir anahtarmış! Ringo, anahtarın ne işe yaradığını bilmezmiş ama parlaklığı onu büyülemiş. "Ciyak!" diye bir sevinç nidası atarak anahtarı kapmış.

Ringo, anahtarı kaptığı gibi pencereden dışarı atlamış. Tam o sırada, evin sahibi yaşlı bir adam olan Bay Ali, mutfağa girmiş. Anahtarının yerinde olmadığını görünce "Eyvah!" diye bağırmış. Ringo'yu pencereden kaçarken görmüş. "Hırsız rakun!" diye seslenerek peşinden koşmaya başlamış. Ringo "tıpış tıpış" ormana doğru hızla koşmuş.

Ringo soluk soluğa annesinin yanına dönmüş. Anahtarı annesine göstermiş. Annesi "Eyvah Ringo!" diye telaşlanmış. "Bu anahtar başımızı belaya sokacak!" Bay Ali ve eşi, köydeki herkese rakunların anahtarlarını çaldığını anlatmışlar. Köylüler, rakunlara "vır vır vır" diye homurdanmaya başlamış, onları ormandan kovmak istemişler. Ringo çok üzülmüş.

Günler geçmiş, Bay Ali çok hastalanmış. Köydeki doktorlar ne yapsa Bay Ali iyileşmemiş. Bay Ali'nin eski bir sandığı varmış, içinde çok özel bitkiler ve şifalı otlar dururmuş. Ama o sandığın anahtarını kaybetmişti. Meğer Ringo'nun aldığı o parlayan anahtar, Bay Ali'nin sandığının anahtarıymış! Köylüler çaresizce bakınmış.

Ringo, Bay Ali'nin hasta olduğunu duyunca çok üzülmüş. Aklına hemen o parlak anahtar gelmiş. "İşte bu benim hatam," diye düşünmüş. Annesiyle konuşmuş, "Anne, bu anahtar Bay Ali'nin sandığının anahtarı olabilir. Onu geri götürmeliyim!" Annesi ve babası, Ringo'nun bu cesur kararını desteklemişler.

O gece Ringo, anahtarı ağzına alıp tekrar Bay Ali'nin evine gitmiş. Gizlice pencereden içeri süzülmüş, anahtarı mutfak masasına bırakmış. Bay Ali'nin yatağının başında ağlayan karısını görmüş. Ringo sandığın anahtarını bıraktığında "tık" diye bir ses duyulmuş. Bay Ali'nin karısı, anahtarı bulduğunu görünce "Şükürler olsun!" diye sevinçle bağırmış. Hemen sandığı açmış, şifalı otları bulmuş.

Bay Ali o otlar sayesinde mucizevi bir şekilde iyileşmiş. Köyde bu haber "şip şip şip" diye yayılmış. Bay Ali, anahtarı oraya rakun Ringo'nun getirdiğini tahmin etmiş. Köylülere "Rakunlar bize yardım etti!" diye anlatmış. Köylüler, rakunların aslında kötü olmadığını anlamışlar.

Ringo, bir hırsız sanılırken bir anda kahraman olmuş. Bay Ali, Ringo'nun ailesine her gün ormanın kenarına taze yiyecekler bırakmaya başlamış. Rakunlar ve insanlar arasında yeniden dostluk köprüsü kurulmuş. Ringo'nun cesareti ve yaptığı iyilik, köyde nesiller boyu anlatılan bir masal olmuş.

Gökten üç pırıltılı anahtar düşmüş: Biri Ringo'nun ailesine dostluk olmuş, çünkü hatalarını düzeltmek her zaman karşılığını bulurmuş. Biri masalı dinleyen çocukların kalbine empati olmuş. Biri de herkesin kalbine ikinci bir şans vermenin güzelliği olmuş.

Paylaş

Tepkiniz Nedir?

Beğendim Beğendim 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Güldüm Güldüm 0
Kızdım Kızdım 0
Üzüldüm Üzüldüm 0
Şaşırdım Şaşırdım 0