Osman ve On Kutsal Bilezik
Babasının geçmişinden kaçan Osman'ın, atalarından kalan on kutsal bileziğin gücüyle yüzleştiği masaldır.

Bir varmış bir yokmuş, İstanbul'un kalabalık sokaklarında Osman adında genç bir delikanlı yaşarmış. Osman, sıradan bir oto tamircisi olarak çalışır, normal bir hayat sürermiş. Ancak kimse onun gerçek kimliğini ve neden babasından kaçtığını bilmezmiş.
Osman'ın babası Yavuz Bey, On Kutsal Bileziğin sahibi ve efsanevi bir savaşçıymış. Bu bilezikler Orta Asya'dan gelen, bin yıllık sırlarla dolu mistik objelermiş. Takan kişiye olağanüstü güçler veriyor, ömrünü uzatıyor ve doğa unsurlarını kontrol etme yeteneği sağlıyormuş.
Osman, 18 yaşına kadar babasının yanında büyümüş. Çocukluğu boyunca geleneksel Türk dövüş sanatlarını öğrenmiş. Ancak babasının gitgide sertleşen tavırları ve karanlık işleri, Osman'ı endişelendirmiş. Bir gece, babasının bileziklerin gücünü kötüye kullandığını görünce, evden kaçmış ve kimliğini değiştirmiş.
Bir akşam, Osman işten eve dönerken, kapısının önünde kız kardeşi Ayşe'yi bulmuş. "Osman, babam seni arıyor. Geri dönmelisin" demiş Ayşe. "Taşyürek yeniden ortaya çıktı ve On Bileziği ele geçirmek istiyor."
Taşyürek, Yavuz Bey'in en büyük düşmanıymış. Yıllar önce, Yavuz Bey On Bileziği ele geçirdiğinde, Taşyürek de onlara sahip olmak istemiş. İki eski dost arasında büyük bir savaş çıkmış ve Yavuz Bey kazanmış.
O gece Osman'ın evi baskına uğramış. Taşyürek'in adamları aniden ortaya çıkmış. Osman kendini savunmaya çalışırken, pencereden içeri atlayan bir figür görmüş - bu babasıymış! Yavuz Bey, kollarındaki On Bileziğin gücüyle saldırganları alt etmiş.
Baba ve oğul, Yavuz Bey'in Boğaz kıyısındaki malikânesine gitmişler. Orada Çetin Usta, Yavuz Bey'in hocası ve bileziklerin eski koruyucusuyla tanışmış. Çetin Usta, Osman'a bileziğin hikâyesini anlatmış: "Bu bilezikler, Göktürk döneminden kalma kutsal emanetlerdir. Büyük güç verir, ama karşılığında bir bedel ister."
Osman babasına güvenmekte zorlanıyormuş, ama ailesini korumak için kalmaya karar vermiş. Çetin Usta'nın gözetiminde eski yeteneklerini yeniden keşfetmeye başlamış. Her bilezik farklı bir element üzerinde güç veriyormuş - ateş, su, toprak, rüzgâr ve diğerleri.
Bir akşam, Taşyürek ve adamları malikanenin duvarlarını aşmış! Büyük bir savaş başlamış. Taşyürek, ellerinde parlayan mistik enerjiyle Yavuz Bey'in adamlarını yeniyormuş. Osman, babasının ve kardeşinin yardımına koşmuş.
Üçü birlikte savaşırken, Taşyürek bir an boşluk bulup Yavuz Bey'e güçlü bir darbe indirmiş. Yavuz Bey yere düşmüş, hasar almış ve bilezikler kolundan çıkıp etrafa saçılmış. "Oğlum, bilezikler artık senin. Onları iyi kullan" demiş.
O anda, yerdeki bilezikler sanki Osman'ı çağırıyormuş gibi ona doğru yuvarlanmış. Osman tereddüt etmeden hepsini koluna takmış. On Bilezik birleştiğinde, eski Türk savaşçılarının ruhu ve gücü ona akmış.
Osman ve Taşyürek arasında destansı bir mücadele başlamış. İki güç birbirine denk gibiymiş, ancak Osman'ın içindeki adalet duygusu ona üstünlük sağlamış. Son bir hamlede, On Bileziğin tüm gücünü kullanarak Taşyüreği yenmiş.
Yıllar geçmiş. Osman ve babası Yavuz Bey, birlikte çalışarak atalarının mirasını sürdürmüşler. Osman babasının hatalarını tekrarlamadan, On Bileziğin gücünü insanlara yardım etmek ve Anadolu'nun kültürel mirasını korumak için kullanıyormuş. Hem modern dünyanın bir parçası hem de atalarının mirasının koruyucusu olarak yaşıyormuş.
Gökten üç bilezik düşmüş; biri geçmişiyle yüzleşenlere, biri ailesinin değerini anlayanlara, biri de gücü iyilik için kullananlara. Bu masalı dinleyenlerin yüreğine Osman'ın bilgeliği ve cesareti dolsun!
Tepkiniz Nedir?






