Sihirli Kalemin Dil Ustası

Konya'da yaşayan Ahmet'in dedesinden kalan sihirli bir kalemle farklı dilleri öğrendiği masaldır.

Sihirli Kalemin Dil Ustası

Masalı Dinle

Bir varmış bir yokmuş, Konya'nın masmavi gökyüzü altında Ahmet adında meraklı bir çocuk yaşarmış. Ahmet'in evi, eski Selçuklu çarşısının yanındaki tarihi bir konaktaymış. Her sabah pencereden Konya Ovası'na bakar, "Günaydın güzel şehrim!" diye selam verirmiş.

Ahmet'in en sevdiği şey, dedesinin anlattığı eski Anadolu hikayelerini dinlemekmiş. Dedesi ona "Oğul, bir dil bir insan, iki dil iki insan demektir" dermiş hep. Ahmet bu sözü pek anlamazmış ama dedesinin anlattığı masalları, efsaneleri dinlemeyi çok severmiş.

Bir gün dedesi hastalanmış ve Ahmet'e gümüş işlemeli bir kalem vermiş. "Bu kalem nesillerdir ailemizde. Çok özel bir kalem, iyi kullan" demiş dedesi titreyen sesiyle. Tam o anda kalem, Ahmet'in elinde hafifçe "Pırılt!" diye parlamış.

O gece Ahmet, kalemiyle defterine "Keşke farklı dilleri öğrenebilsem, dünyayı gezebilsem" diye yazmış. Yazdığı an, mürekkep "Cızz!" diye parlayıp sayfaya yayılmış ve harfler dans etmeye başlamış!

Ahmet korkuyla geri çekilmiş ama merakı daha güçlüymüş. Harfler sayfadan çıkmış ve havada küçük ışıklı arkadaşlara dönüşmüşler. "Merhaba Ahmet! Biz Kelime Arkadaşları'yız!" demişler. "Bizi çağırdığın için teşekkürler!"

"Ben sizi çağırmadım ki!" demiş Ahmet şaşkınlıkla. Kelime Arkadaşları'nın en bilgesi öne çıkmış. "Çağırdın ya! Sihirli Kalem'le dil öğrenmek istediğini yazdın. İşte biz de buradayız!" Ahmet gözlerine inanamıyormuş. "Siz dil mi öğretiyorsunuz?" diye sormuş.

"Evet! Her birimiz bir dilin dostuyuz!" demiş arkadaşlar neşeyle. Kırmızı parlayan arkadaş "Ben Arapça öğretirim", mavi olan "Ben Farsça bilirim", yeşil olan "Ben İngilizce'nin dostuyum" demiş.

Kelime Arkadaşları'nın bilgesi "Sihirli Kalem'le bir dilin adını yaz, o dildeki kitapları okuyabilir ve konuşabilirsin. Ama dikkat et, güneş doğana kadar öğrendiğin her şeyi kalbine yazmalısın, yoksa unutursun" demiş.

Ahmet hemen kağıda "İngilizce" yazmış. Birden, odasındaki kitaplar değişmeye başlamış! Kitaplardaki tüm kelimeler İngilizce'ye dönüşmüş ve Ahmet, hayretler içinde, hepsini anlayabildiğini fark etmiş. "Wow! This is amazing!" diye bağırmış.

O gece Ahmet, Kelime Arkadaşları'nın rehberliğinde İngilizce kitaplar okumuş, şarkılar söylemiş, hikayeler dinlemiş. Her yeni kelimeyle dünyası genişliyormuş. Sabaha karşı arkadaşlar "Şimdi öğrendiklerini kalbine yazma vakti" demişler. "Nasıl yapacağım?" diye sormuş Ahmet. "Gözlerini kapat ve öğrendiklerini hatırla, kalbinle hisset" demişler.

Ahmet denediğinde, öğrendiği kelimeler "Vızz! Fışş!" sesleriyle kalbine yerleşmiş. Güneş doğduğunda Kelime Arkadaşları görünmez olmuş ama Ahmet İngilizce'yi hala biliyormuş!

Ertesi gece "Farsça", sonraki gece "Arapça", daha sonra "Çince" yazmış. Her gece yeni bir dil öğrenmiş ve sabah olduğunda hepsini hatırlıyormuş.

Günler sonra okula gittiğinde, öğretmeni ve arkadaşları Ahmet'in nasıl birden bu kadar çok dil bildiğine şaşırmışlar. Ahmet sadece gülümseyip geçiştirmiş.

Bir gün Konya'ya farklı ülkelerden turistler gelmiş. Hiç kimse onlarla anlaşamazken, Ahmet herkese tercümanlık yapmış. Turistler ona hayran kalmışlar. "Nasıl bu kadar çok dil biliyorsun?" diye sormuşlar. Ahmet "Dedemin bir sözü vardı: Bir dil bir insan, iki dil iki insan demektir. Ben de çok çalıştım" demiş.

Ahmet büyüdükçe, öğrendiği diller sayesinde dünyanın dört bir yanından insanlarla dostluklar kurmuş. Konya'nın kültürünü farklı dillerde anlatmış. Sonunda kendi bir dil okulu açmış ve dedesinden kalan sihirli kalemi, okulun sembolü yapmış.

Okula gelen öğrenciler, kalemin sergilendiği vitrinin önünden geçerken, hafif bir parıltı görürlermiş. Bazen, çalışkan öğrenciler gece ders çalışırken, etraflarında dans eden minik ışıklar görürlermiş. Onlar Kelime Arkadaşları'ymış, dil öğrenenlere gizlice yardım ediyorlarmış.

Masalımız da burada bitmiş. Gökyüzünden üç elma düşmüş; biri dil öğrenenlere, biri öğretenlere, biri de farklı dillerde dostluklar kuranlara.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow